15 Haziran 2013 Cumartesi

eskiden kalma


Yine içimdeki volkan zirvede. Her an patlayacak gibiyim. Ağzımda bile tat alma hücrelerim isyan etmiş gibi. Hiç bir şeyden zevk almıyorum. Bunalımda mıyım acaba? Tıpkı resimdeki gibi hayat beni çekiştiriyor. Yaşadığımı anlayamıyorum. Yüzüme vuran yağmur damlalarını bile hissedemiyorum. Her şey üstüme üstüme geliyor. Yaşamıyor muyum yoksa. Ben neredeyim kayıp mıyım gene.Rotamı kaybettim. Bu soğuk karanlık dünyada akıntıyla sürükleniyor ruhum. Kuytu bir köşe arıyorum. Her taraf keşmekeş, her taraf gerilim yüklüyor omuzlarıma. Güneşi görmek istiyorum. Güneşi gördüğümü fark etme, ışığın sevgisini tenimde hissedebilmek, hayatıma doygunlukla bakabilmek istiyorum. Var olmak istiyorum. Sürüklenmelere bir dur demek, ayaklarımın üzerinde adımlarımı hissederek, isterse yavaş, ama kendi çizdiğim yolumda yürüyebilmek istiyorum. İnsanların çekiştirmelerinden kurtulmak, onlarla aramdaki zincirleri kırıp, istemediğim bu düzenden uzaklaşmak istiyorum. Uzaklaşamıyorum. Uzaklaşamadıkça da deliriyorum. Şimdi elime bir torba alıp ne var ne yoksa doldurup Mamak çöplüğüne göndermek istiyorum.

1 Haziran 2013 Cumartesi

Hayatımda kayboluyorum

Zaten dağınık bir insandım. Düzenle yollarım fazla kesişmedi. Pek çok bilgiye el attım, ama defterime son noktayı hiç koyamadım. Kendimi avuttum hep. "Bu bilginin daha devamı var ya biraz mola verip gene yola çıkarım" diye. Ama ayağa kalktığımda hep farklı bir yöne döndüm yüzümü. Bir yürümelik çabadan sonra, elimde boş sayfalarla, yeni bir cenaha doğruldu yönüm. Yarım sayfayı çevirip yeni bir başlangıç yaptım. Olacağı buydu. İşte kayboldum.

Annemin yaşadığı ve belki de yaşayacakları durduruyor artık beni. Bakayım diyorum hayatıma. Önümde ne kadar zamanım var derken bir elimde çekmecemi karıştırıyor nelerim var diye. İşte bir dil tecrübesi, şu köşede kalan kırık dökük kişisel gelişim bilgileri. İşte bir kaç sayfalık öykü denemelerim. Ama o da yarım. Bazen çapımı küçültüyorum. Sadece mutfak ev işleri falan . bir süre sonra sıkılıp yine yelken açıyorum susuz bir denizde. Karınca adımlarımla geçtiğim yollarda kendimi uzay yolculuğunda imişim gibi hissediyorum nacizane. Olmuyor ama artık böyle. Başlayıp da bitirdiğim bir bölüm yok kitabımda. Herşey yarım, her öyküm anlamsız. İçimde yeniliklere yer kalmamış ama eskilerinde bir faydası yok. Zavallı çekmecem çöp evden beter olmuş. 

Şu ara moladayım gene. "Ne zaman ayağa kalktın ki" demeyin, çünkü ben kendime diyorum zaten. İstediğim kadar suçlayayım kendimi, yine de bu keşmekeşten soyutlanamıyorum. Kelimenin tam manasıyla, bu dopdolu çekmecemde, neyim var diye aranırken, aradığımı da bulamıyorum, çıkış kapısını da göremiyorum. Ben kendi hayatımda kayboluyorum.

Neyse çok güzel bir blog daha buldum. Bütün yazılarını okumaya kararlıyım. Ama ne yazık ki kararımda bile kararsızım. Canım sıkkın. Amaçsız, yarınıma güvensiz, hamal gibi yüklendiğim sırtımdakiler değersiz. 

Biraz daha dinleneyim sonra yine bakarız.