24 Kasım 2013 Pazar

tasarım paltom

İddialı bir başlık attığımı biliyorum. Ama hakikaten tasarım ürünü gibi bir şey olacak. Bitince dışarıda giyebilir miyim bilmesem de, kendimi bir manto dikmeye hazırmışım gibi hissediyorum.


















Çok orjinal dikişler yaptım. Öncelikle cep dikmeyi sevmesem de 103 no'lu modelin cep bölümünde zorlanmadım. Parçalara önce cep torbalarını dikip, sonra alt ve üst parçaları birleştirdim. Bir de bu roba ve kol dikişini başta anlamasam da sonunda dikmeyi başardım. Önce roba ön parçaya dikiliyor sonra da kol altları. farklı bir dikiş...


















Bu da arka bölümü yine aynı tarz bir dikiş. Diktikçe fark ediyorum ki aslında fazla teknik bilmiyor muşum ben. Onca şey diktim. Ama hep bilinen şeylerdi. Şimdi ise sanki dikiş kursundaymışım gibi her projemde yeni bir şey öğreniyorum. 
























Sonra kol altı ve yan dikişleri, daha sonra da omuzdan kol dikişlerini yaptım ve bu hale getirdim. Vaaav dedim kendi kendime. Parça pinçik kumaş demeden başladım ve farklı bir stil elde ettim. işte o an bu postun başlığını koymuştum. 

Sıra pervaza gelince; pervazı kesebileceğim kadar elimde kumaş kalmamıştı.Ben de ancak bir atkı olabilecek kadar az kalan başka bir kumaştan yararlanmak zorunda kaldım. Tam manasıyla toplama bir manto oldu. Biz bizeyiz diye söylüyorum. Ama aramızda kalsın.



















Pervaz üzerindeki işaretleri ütü ile belirledim. Teyel gözümde büyüdü. Kumaş beyaz olunca sabun da işe yaramıyor. O bakımdan.


















Pervazı dikmek de ayrı bir sorun oldu bana. Bunun neresini ön parçaya dikeceğim. Katlama yerleri neyi gösteriyor, Dışa katla demiş zaten dışına diktim... gibi pek çok sorunlar yaşadım. Mantolarımı inceledim. Acaba bunu mu kastetti yoksa şöyle mi olmalı... tereddütlerinden sonra amaan dedim. Kafana estiği gibi yap saat olmuş bilmem kaç. yarın mesai var zaten... ( Amma da çok şey düşünmüşüm değil mi?) Neyse velhasıl dergidekine ancak bu kadar benzetebildim.
























En sonunda bu hale getirdim ve bıraktım. Şimdi etek ve kol boylarını bir de pervazları ( ya da patları) elimde bastıracağım. Sonra astarını dikeceğim onu da elimle dikeceğim. Yani geriye sıkıcı bölümleri kaldı. Onu da bitirdikten sonra ütüleyip buraya eklerim inşallah. Bayağı farklı oldu. Siz ne dersiniz?

17 Kasım 2013 Pazar

yeni vestiyerim

 Evimde inşaattan kalma bir vestiyer vardı. Emektar dolapları artık yükümüzü kaldıramaz oldu. Arkadaşlarımın ziyaretlerinde de "değiştir artık şunu" sözleri çoğalınca, Otuzunu aşkın bu mobilyanın da miadını doldurduğunu anladım. Aslında çok eşya değiştirmeyi sevmem. Biraz eski kafalıyım. Derler ya seferberlik görmüş diye. Dedelerimden, ninelerimden kurtuluş savaşı, arkadan da seferberlik, yokluk hikayeleri duya duya büyüyünce insan elindekilere daha bir kıymet veriyor. Bir de zamanından önce değiştirilen mobilyalarda sanki bir haksızlık yapılmış gibi geliyor bana. İnsanın, yaşadığı toplum için yapması gereken onca şey varken insanın kendi kaynaklarını sadece zevki için harcaması da bazan boş bir uğraşmış gibi geliyor bana. Neyse böyle diyorum ama kıyafetlerimi de bir iki senede yenilemesini de biliyorum. demekki bu laflarımda da biraz felsefe var. Bugünün felsefesini tamamladıktan sonra size yeni vestiyerimin resmini göstereyim.
























9 Kasım 2013 Cumartesi

eteğim

   Kasım ayına ait Burda dergisi hoşuma gitti. İçindeki, özellikle manto modelleri için aldım. Ama, gene cesaretsizliğim nedeniyle yeni mantoma daha geç kavuşacağım. ( Vazgeçmedim yani, sadece erteledim) 


















     Önce 115 nolu modeli dikmeye niyetlendim. Bu kalıbın uzunuyla dikeceğim mantoya hazırlık olsun diye. Ama elimdeki kumaş yetmedi. ( Üç metre kumaş lazımmış küçücük bir ceket için). Ben de karşısındaki 103 nolu etekte karar kıldım.

2 Kasım 2013 Cumartesi

kızımın safari ceketi

Bu sefer resmen kendimi aştım. Hiç bu kadar büyük bir işe kalkışmamıştım. Denemelerim olmuştu. Hepsi de çöpe gitti. Bu sefer giyilecek kıvama getirdim. Mutluyum:))